
Nesimi köken olarak Alevi değildir. Sonraları
Aleviliği benimsemiş ve şahadetinden sonra da ona en büyük sahiplenmeyi Aleviler
yapmıştır.
Nesimi’nin işkence görmesine ve derisinin yüzülmesine sebep
olan "Enel Hak" düşüncesiydi. Bu düşüncenin ilk temsilcisi Hallac-ı Mansur’dur.
Enel Hak Arapça bir kelimedir ve anlamı "Ben Tanrıyım", "Ben Hakikatim" dir. Şüphesiz
Nesimi bu düşüncenin hayatına mal olacağını bile bile dile getiriyor, yayıyordu.
Nesimi, düşüncesinin ve inancının bedelini ödemeye hazırdı.
Egemenler Nesimi’nin dinden çıkmış biri olduğuna karar vererek
onu idama mahkûm ettiler. İdama mahkûm edilen Nesimi değil, Nesimi’nin şahsında
Enel Hak düşüncesi/inancıydı.
Nesimi’ye idam fermanı hazırlayan kadı şöyle yazıyordu fermanında:
"Bu öyle bir mundardır ki, kanının değdiği yeri yıkamakla temizlenmez. Orayı
yakmak, koparmak gerekir".
Ama yaşam öyle "tesadüflerle" dolu ki anlatılmaz. Bu tesadüflerden
biri de Nesimi’nin infazı sırasında gerçekleşti. Kadının fermanı yüksek sesle
topluma okunduktan sonra infaza geçildi. Celladın bıçak darbesi sonucu
Nesimi’den fışkıran kandan bir kaç damla idam fermanını yazan kadının parmağına
değdi. Tabii ki kadı parmağını
kesmez. Ve Nesimi tarihe geçen şu sözleri söyler: "Sen şeriat uğruna bir
parmağını bile kesmezsin. Hâlbuki görüyorsun ki, biz inancımız yolunda kendi
kanımızla yıkanıyoruz".
Nesimi günümüzde de
Aleviler tarafından önder bir şahsiyet olarak kabul görmektedir.
*Alıntı Alevi Konseyi / Alevi Önderler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder