Kadıncık Ana, Alevi toplumunda en çok bilinen kadın önderlerden
biridir. Şöyle ki; Ulu Hünkâr Hacı Bektaş Veli, Sulucakarahöyük’e geldiğinde
çamaşır yıkıyan kadınların yanına geldi. Kadınlara açlığı olduğunu söyledi.
Kadınlar da ona verecekleri yemekleri olmadığını söylediler. Kadınlar arasında
bulunan Kadıncık Ana, hemen eve gidip bir ekmeğin içine yağ koyarak Ulu Hünkâr’a
getirdi. Bunun üzerine Hünkâr şöyle buyurdu: “artsın eksilmesin, taşsın
dökülmesin”. Bu, Alevi kadını için bir sembol olay niteliğindedir.
Gelelim Kadıncık Ana’nın kimliğine. Bu konudaki bilgiler oldukça çelişkili. Bazı kaynaklar, Alevi edebiyatında geçen Fatma Nuriye Hatun, Kutlu Melek, Fatma kavramlarının hepsinin aslında Kadıncık Ana olduğunu söylüyorlar. Bazı kaynaklardan ise bunların hepsinin farklı farklı kimlikler olduğu kanaatindeler. Aynı durum Kadıncık Ana’nın Hacı Bektaş Veli ile ilişki düzeyi için de geçerli. Bazıları Kadıncık Ana’nın Hacı Bektaş Veli’nin eşi olduğunu söylüyor, bazı kaynaklar ise olmadığını.
Bütün bu çelişkilere ve bilinmezliğe rağmen Kadıncık Ana her anlamda bir kadın önderdir. Bu gerçeği hiç bir olasılık değiştirmediği gibi, Kadıncık Ana da sembolleşen Alevi kadınının toplumsal statüsünü de değiştirmiyor. Kadıncık Ana, her daim erkek ile eşit tutulmuş hatta Velayetname’deki bazı bölümlerde erkeğin önünde yer almıştır. Bütün bunların sembolik değeri olduğunu varsayarsak dahi bu, çağının çok çok ilerisinde bir kadın-erkek eşitliğidir. Kadıncık Ana’nın gösterdiği yardımseverlik çok önemlidir. Kadıncık Ana da sembolleşen; Alevi inancının kadına verdiği değerin, tarih boyunca Alevi toplumunda kadın-erkek eşitliğinin sürekliliğine vurgusudur.
*Alıntı Alevi Konseyi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder