Kaygusuz Abdal ile ilgili
bilgiler, Abdal Musa Sultan Velayetnamesinde geçmektedir. Bununla beraber
Kaygusuz Abdal, Alevi-Bektaşi edebiyatının kurucularından sayılır. 1341 yılında
Alanya’da doğmuştur. Bu bilgilerin kesin olmadığını hemen ilave edelim. Alanya
beyinin oğludur. Kaygusuz Abdal’ın, Abdal Musa Sultan’ın talibi olmasının ilginç bir hikâyesi
vardır. Bu söylence Abdal Musa Velayetnamesinde şöyle geçmektedir:
“Teke (Antalya) ilinin
Alaiye (Alanya) sancak beyinin oğlu Gaybi Bey, 18 yaşındayken arkadaşları ile
ava çıkar. Avlanırken tepe üzerinde bir ahu görür beyzade. O esnada ahu onun
önüne çıkagelir. Gaybi Bey onu görünce hemen bir ok çıkarıp, ahuya fırlatır.
Kirişten çıkan ok ahunun sol koltuğunun altına saplanır fakat ahu yıkılmaz,
sıçrayıp kaçar. Gaybi bey de ardına düşer. Ahudan durmadan kan akar, Gaybi Bey
de onun kaçışına bakar.
Ciddi bir şekilde onun
izini sürer. Dağlar, vadiler geçip bir sahraya inerler. Yaralı ahu büyük bir
asitane kapısından içeri girer. Gaybi de arkasından dergâha girerek, dervişlere
geyiği sorar. Meğer o sahradaki bu dergâh, velayet erenlerinden Seyyid Abdal Musa Sultan’a aitmiş. Abdal Musa Sultan, burada büyük bir
asitane yaptırmış. Onun hizmetinde pek çok kişiler varmış. Yanına gelenler
mutlaka mürit ve muhip olup kalırlarmış. Pek çok dervişi varmış. Hepsi Abdal
Musa’ya layıkı ile hizmet ederlermiş. İşte geyiğin ve Gayi Bey’in girdikleri
dergâh bu idi.
Dervişler Gaybi Bey’i
görüp, karşıladılar ve atının dizginini tutup: ‘Buyrun, ziyarete geldiniz ise
aşağı inin’ dediler. Gaybi Bey: ‘buraya oklanmış bir ahu geldi, o benim avımdır,
onu bana verin’ dedi. Dervişler de: ‘Buraya böyle bir ahu gelmedi ve biz
görmedik’ dediler. Bunun üzerine Gaybi Bey: ‘Hiç dervişler yalan söyler mi, ne
için inkâr ediyorsunuz? Ben ahuyu kendi gözümle gördüm, buraya gelip içeri
girdi’ dedi. Dervişler bu sözler karşısında hayret ettiler: ‘haberimiz yok,
bilmiyoruz’ dediler. Gaybi Bey bu durum karşısında bir hayli öyle kaldı. Bey
böyle düşüncelere dalmışken, dervişler: ‘sultanım, Alanya beyi oğlu gelmiş,
bizden av talep ederler’ dediler. Sultan da onu bana gönderin dedi. Sultanın
yanına varan Gaybi Bey halini anlattı ve neden orda bulunduğunu açıkladı. Bunun
üzerine Abdal Musa Sultan: ‘o ahu neden senin avın oldu?’ diye sordu. Bey
cevapladı: ‘sultanım, ben onu ok ile vurdum, üzerine at sürüp hayli koştum. Çok
menzil aldı, yoruldu, güç ile buraya geldi.’ cevabını verdi. Bunun üzerine Abdal
Musa Sultan: ‘o oku görünce bilir misin, tanır mısın’ diye sordu. Bilirim
cevabını alan Abdal Musa Sultan, kendi kolunu kaldırıp, koltuğunun altında saplı
oku gösterdi. Okunu tanıyan Gaybi Bey kendinden geçti.”
Kaygusuz Abdal’ın, Abdal Musa’yla tanışması ve beyliği
bırakıp dergâha hizmet etmesi böyle başlamıştır. Kaygusuz Abdal, uzun bir dönem
dergâha hizmet etti. (Hizmet, eğitim görme manasında kullanılmaktadır.)
Hizmetinden sonra Abdal Musa Sultan’dan icazetnamesini alan Kaygusuz Abdal,
Mısır Kahire’ye gitmiştir. Orada bir tekke açmış, hizmetler etmiştir. Bazı
bilgiler Kaygusuz Abdal’ın Mısır’a gittikten ve belli bir dönem kaldıktan sonra
Hacca gidip, oradan sonra bir çok yeri gezip, tekrar Abdal Musa Dergâh’ına dönüp
burada hakka yürüdüğü yönündedir. Bazı bilgiler ise, Kaygusuz Abdal’ın Kahire’de
hakka yürüdüğü yönündedir. Herhalûkârda Kaygusuz Abdal, onlarca kişiyi
aydınlatmış bir önderdir. Nerede hakka yürüdüğü bilinmese de 1444 yılında hakka
yürüdüğü bir çok kaynakta belirtilmektedir.
*Alıntı Alevi Konseyi
*Alıntı Alevi Konseyi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder